Kedi
Bilgisayarın sil tuşuna bassam tüm yazdıklarımı silsem bu cümle burda olmayacaktı. Ama yazmış olduğum gerçeğini de değiştiremez ki hiçbirşey. Kapkara bir bulut geçtiğini üzerimden ben unutsam da kim inkar edebilir. Kısa keselim her zamanki gibi. Düşünmemek lazım. Sustum. Sessizlik. Of hayır... Düğmesi yok ki beynimin iki saniye sessiz dursun. Ne yapacağım ben. Biraz dinlenmek istiyorum. Komik. Kısa cümleler kuruyorum. Aslında ne kadar az çaba harcadığımın kanıtı. Kısır düşünceler, vakit öldürmece. Ne sanıyorsun sen kendini. Yeter! Sus. Sadece vapur olsun. Sadece vapur. Bir de simit ve çay taşıyan bordo gömlekli memur: Taze çay isteyen? Herkes taze çay ister. Gene ne oluyor. Odaklan. Vapurdasın. Pencereden akıp giden Kız Kulesi'ne bak. Ne kadar değişti. Artık baktığında ona, kapatılan kızı düşünmek mümkün mü bu haliyle... Biraz da ben değiştim. Evet değiştim. Otobüse bindiğimde artık o zavallı bize acımıyorum. Aklıma bile gelmiyor. Kafamın içindeki çark öyle gürültülü öyle bencilce dönüyor ki sadece kendisiyle ilgilendiriyor. Kitap bile okuyamaz oldum. Bir defasında yaşlı bir kadın ve kocasıyla tanışmıştım. Kadın sabahları kulağında müzikle uyanıyormuş. Beyni üretiyormuş güya sesleri. Hatta bir besteci adı söyledi. İyi ki klasik müzik ya bir de şu metal gıcırtısı bomba patlaması sesler olsaydı. Nerdeyse doksan yaşındaydı ve hala umudu vardı. Ben çoktam yitiğim. Yine cümlelerim, bütün düşüncelerim gibi kopuk. Bütün işlerim gibi. Ben birazdan yok olacağım siz kedinize ve kendinize iyi bakın.
0 Yorumlar:
Yorum Gönder
<< AnaSayfa