Çarşamba, Ekim 26, 2005

Öfkelendim

Evet itiraf ediyorum bu Türkçe'yi bozanlar biziz hani yarım yamalak Türkçe bilip yarım aklımızla ingilizce öğrenip sonra da çeviri Türkçe'siyle konuşan, konuşur gibi yapan, anlatmaya çalışan bazan takım elbise giyen embiey yapma niyetinde olan, dünyayı Amerika'dan ibaret sanan oradaki her gelişme direk bizim hayatımızı saniyesinde etkiliyor, geliştiriyor, ilerletiyor sanan, yakınımızdaki yoksullukları hastalıkları bozuklukları görmemezlikten gelen, bunlara yapacak hiç bir şeyi yokmuş gibi düşünen, üç kuruşluk keyfe herşeyini satan internetten başka çevresi olmayan sanal zavallı insancıklar. Sanırım bizim gibi oturaklı bir eğitime sahip olmayanlar için internet bir uyuşturucu yasaklanması gereken. Peki tek suçlu ben miyim? Hayır. Bize daha sayılar kümesini öğretirken Türkçe kaynak yerine yabancı kaynaklardan okumak zorunda bırakan, İngilizce terimlere karşılık bulmak yerine Türkçe "okunuşlarıyla" anlatan, edebiyat tarih derslerinde ne olduğu anlaşılmayan, yaşlarımıza uygun biçimlendirmeden "ezberleterek" konuları korkunç hale getirenler bizden suçlu. Düşünceni açıklamaktan hatta düşünmekten korkutanlar suçlu. Babamı bizim üç kuruşluk eğitim almamız için züppe kapılarında bekletenler suçlu. Allah'tan korkmadan Allah korkusu aşılayanlar suçlu. İnsanın kendinden, dilinden, milletinden, türünden utandıranlar, nefret ettirenler suçlu. Ne ekersen onu biçersin demişler. Şimdi o Malatya'daki çocuklardan ne beklersin ki. Onlar ve gizli şiddete mağruz kalmış onca çocuk nefret içinde büyüyecek nefret edecek herşeyden. Tutunacak dal aradıkça batacaklar. Ağaç yaşken eğilir derler. Zamanında vermediklerini on üniversite ile elde edemeyecekler boşuna yaşanmış bir ömürü olabildiğince doldurup onları sürüklediğin bu karanlığa seni de çekecekler. Sen yine de bunlardan habersiz yatağında huzurlu bir şekilde uyuyacaksın. Karabasanlar seninle olsun.